Bugün öğleden sonraki iki dersimiz Beden Eğitimi idi. Okul bahçesine çıktık ve çocuklar oynamaya başladılar. Ben de aralarında gezerek hem onlarla oynuyor, hem de kontrol ediyordum.
Oynayan bir grup öğrencimle ilgilendikten sonra arkamı döndüğümde, İnanç’ı gördüm. Birkaç arkadaşınn arasında basamaklar halinde yükselen duvarın en alt basamağında oturuyor, ellerini sol dizinde birleştirerek kendine doğru çekmiş, ağlıyor, ağlarken de bir yandan ileri geri sallanıyordu. Yüzünü çığrıştırdığı için acı çektiğini düşündüm, o tarafa yöneldim.
“İnanç, ne oldu?”
Yüzü gözü salya sümük, beni görünce daha da dertlendi.
“Düştüm öğretmenim.”
Elini dizinden çekmesini istedim, çekti. Pantolonu yırtılmıştı.
“Yaralandın mı?”
“Bilmiyorum öğretmenim.”
“Canın acıyor mu?”
“Çok değil öğretmenim.”
Anladım ki İnanç’ın ağlaması dizinin acısından değil, başka bir şey var.
İnanç’ın, babasından çok annesinden çekindiğini daha önceki konuşmalarımızdan bildiğim için, biraz muzipçe sordum:
“İnanç, sen bence dizin acıdığı için mi ağlıyorsun, annene bunun hesabını nasıl veririm diye korktuğun için ağlıyor olmayasın?”
Bu soru İnanç’ın yarasına tuz bastı. Tahminim doğruydu.
“Evet öğretmenim, anneme bunun hesabını nasıl veririm diye ağlıyorum.”
“Boş ver İnanç, bu akşam bana gideriz, yarına sorun çözülür.”
İnanç kafasını kaldırdı, yaşlı ve endişe okunan gözlerini bana dikti
“Bu daha fena olur öğretmenim.!”
Güldüm. Tam bu esnada, İnanç’ın servis şoförü olan babası okul bahçesine girdi. Arabayı parkederken İnanç’ı gördü .Arabadan indi, gülerek yanımıza geldi. Gülüyordu, çünkü İnanç neredeyse her gün ve neredeyse her şeye ağlardı. Babası da da bunu biliyordu.
“Hocam bu gene mi ağlıyor?”
“He ya, düşmüş de annesinden korkusuna ağlıyor.”
Babası İnanç’a yaklaştı. İnanç yırtılan pantolonunu gösterdi, babası kafasını okşadı.
“Bırak oğlum pantolonu, sana bir şey olmasın.”
Babası servis formlarına imza atmak üzere okula doğru giderken, ben İnanç’a döndüm.
“Gördün mü bak, sorun yok, babanı hallettik.”
İnanç yaşlı, endişeli ve biraz da korku dolu gözlerle bana bakarken, yine annesinden yanaydı endişesi.
“Babam sorun değil öğretmenim, ben anneme nasıl hesap vereceğimi düşünüyorum.”
16.04.2015 4/A Sınıfı Gülyalı Merkez İlkokul Gülyalı, ORDU